Evet, biliyorum...Hepimiz daha önce en az bir kez bu garip hissi yaşamışızdır.
Evet, biliyorum...Bununla ilgili ortaya onlarca bilimsel ya da daha ruhani (!) fikir ortaya atıldı, daha onlarcası da atılabilir...
Ama...Ben şimdi size, ilk karşılaştığım andan beri doğruluğunu kafamın içinde sorgulayıp durduğum farklı bir deja vu yaklaşımı'ndan bahsedeceğim...
Elbette ilk önce, konu ile ilgili en ufak bir bilgisi olmayanlar için standart bir tanımla başlamamız gerek.
DEJA VU NEDİR?
Déjà vu (daha önceden görmek) yaşanılan bir olayı daha önceden yaşamışlık veya görülen bir yeri daha önceden görmüş olma duygusu. Anı daha önceden yaşamışlık hâlidir. Fransızca déjà (daha önceden) ve voir (görmek) kelimelerinden oluşmaktadır.http://tr.wikipedia.org/wiki/D%C3%A9j%C3%A0_vuDeja vu terimi ilk kez 1876 yılında, Fransız filozof ve parapsikolog Emile Boirac tarafından kullanılmıştır.
Daha önceden bu hissi yaşadığını belirten Dünya üzerindeki insanların %50'sinden fazlası içinde değilseniz, olayı daha net anlayabilmeniz için bir kaç somut örnek vermek faydalı olabilir.
Mesela bir sabah, bir yerde, karşılıklı konuştuğunuz biri size bir şey söylüyor ve siz tam o anda aynı lafı, aynı insandan, aynı yerde ve zamanda daha önceden duyduğunuz hissine kapılıyorsunuz. "Ben bunu daha önce yaşamıştım!"
Veya bir kavşakta ilerlerken, kırmızı ışıkta durmayıp hızla üzerinize gelen o mavi araba ve direksiyonu kırarak son anda korkunç bir kazayı atlattığınız için yaşadığınız korkuyu; yine aynı kavşakta, aynı istikamette giderken ve aynı mavi araba yüzünden daha önceden de hissettiğinizi fark ediyorsunuz. "Ben bunu daha önce hissetmiştim!"
Ya da ilk kez gittiğiniz bir ülke veya şehirde, tam o anda elinizde poşetlerde yürüdüğünüz caddede, daha önceden de aynı zamanda, aynı poşetlerle yürümüş olduğunuz hissi oturuveriyor içinize, bu her ne kadar mümkün olmasa da. "Ben burada daha önce bulunmuştum!"
İşte tüm bu ufak örnekler, deja vu'nun yavruları da diyebileceğimiz 3 deja çeşidine aittir.
- déjà vécu – "daha önce yaşanmış"
- déjà senti – "daha önce hissedilmiş"
- déjà visité – "daha önce ziyaret edilmiş"
NEDENLERİ?
Bu bölümde, fazla şaşırtıcı olmayan olası deja vu nedenlerini sıralayacağız. Elde edeceğimiz en faydalı gerçek ise, o her bilimsel deney veya projede ne kadar da kusursuz çalıştığına bir kez daha hayranlıkla tanık olduğumuz beynimizin de hata yapabileceği ve o kadar da kusursuz olmadığı...
1- YORGUNLUK / AŞIRI DİNLENMİŞLİK
Deja vu teriminin ilk ortaya çıkışıyla birlikte, 1878 yılında Alman bir psikoloji dergisinde, deja vu hissinin sebebinin aşırı yorgunluk olabileceği öne sürülmüştür. Yani, bir görüntü, ses, vb. herhangi bir girdinin, beyin tarafından giriş anı sırasında algılanamamasından kaynaklanabilir. Beyin bu girdiyi algıladığında ise, kişi bu olayı daha önce yaşadığı hissine kapılabilir.
Bundan tam 11 yıl sonra, 1889 yılında ise, psikolog William H. Burnham, bu iddianın tam tersi olarak, deja vu'nun aşırı dinlenmişlik sonucu ortaya çıktığını şu ifadelerle iddia etmiştir.
"Değişik bir obje gördüğümüzde, onun bu değişik oluşu, büyük oranda bizim onun özelliklerini idrak etmekte zorluk çekmemizden kaynaklanmaktadır. Beyin merkezleri aşırı dinlenmiş olduklarında ise, değişik bir sahneyi idrak edebilmemiz bu sahnenin tanıdık gelmesine sebep olacak şekilde kolaylaşır..."
2- BEYİN LOBLARININ İŞLEYİŞİ
Yine aynı yıllarda, bazı psikologlar deja vu'nun "double cerebration" yani "çift taraflı beyin faaliyeti" ya da herhangi bir bilgiyi beynin bir lobunun diğerinden daha önce algılaması sebebiyle ortaya çıkabileceğine inanıyorlardı.
Yani, beynin sağ lobu ile sol lobunun milisaniyeden daha küçük bir zaman farkı ile çalışmasından da kaynaklanabilir. Bir taraf diğer taraftan önce algıladığı için, geç algılayan taraf bu olayın daha önce yaşanmış olduğu yanılsamasına kapılır. Bu durum sinir aksonlarındaki küçük bir sapmadan kaynaklanır. tr.wikipedia.org/wiki/Déjà_vu
3- FREUDÇU YAKLAŞIMLAR
Colorado Üniversitesi'nden psikoloji profesörü Arthur Allin, 1896 yılında yayınlanan çalışmasında deja vu'nun sebebleri üzerine pek çok teori ileri sürmüştür. Bunların arasında, deja vu'nun, unutulan rüyalarımızdaki öğelerden ya da yeni bir öğe ile karşılaştığımız andaki kısa bir dikkat kesintisinden kaynaklanabileceği de vardır.
Freudçu yaklaşımın bir sonucu olarak, pek çok kişi de, deja vu'nun sadece egonun kendisini ilkel benlikten ve süper egodan korumak için geliştirdiği bir savunma mekanizması olduğunu öne sürdüler.
"Yine aynı felsefeye dayanan bazı araştırmacılar da deja vu'yu bastırılmış duyguların geri çağrılmaya çalışılması olarak anlamlandırdılar." http://www.hurriyet.com.tr/kelebek/saglik/28112902.asp
4- BİLİNÇ ALTI
1875 - 1961 yılları arasında yaşamış psikiyatrist Carl Jung ise, deja vu'nun, bilinçli zihni asla ihlal etmeyen ama nesilden nesile aktarılılarak bugüne kadar gelen insan tecrübelerinden oluşan bir ortak akıl sonucu ortaya çıktığını iddia eder.
Jung'ın bu iddiası muhtemelen kendi yaşadığı deja vu tecrübesinden ortaya çıkmıştır.
Afrika'ya ilk seyahati esnasında, tren camından dışarı bakarken, Jung, neredeyse 5000 yıl önce yaşadığı evine geri dönüyormuş gibi hisseder. "Memories, Dreams, Reflections" kitabında bu hissi, "hatırlanması zor, eski bir tanıdıklık, aşinalık" olarak tanımlar.
1895 yılında, Frederic Myers ise deja vu'nun, bilinçaltının bir bilgiyi bilinçli zihinden önce alması sonucu ortaya çıktığını öne sürer.
5 - REENKARNASYON VE PARALEL EVRENLER
Parapsikologlar ve reenkarnasyona inanan çoğu insan da, deja vu'nun önceki yaşam ile ilgili olduğuna inanmaktadırlar. http://www.paranormal-encyclopedia.com/d/deja-vu/
Bir diğer teori de paralel evrenler ile alakalıdır. Buna göre, her deja vu anında, paralel evrendeki "siz"in daha önce yaşamış olduğu bir olayı, şimdi siz bu evrende yaşamış oluyorsunuz.
Bunun bir adım ötesinde ise, paralel evrendeki "siz" ile bu evrendeki "siz", ikiniz aynı anda aynı şeyi yaptığınız zaman deja vu hissinin ortaya çıktığı görüşüdür.
Bugün pek çok bilim insanı paralel evrenlerin varlığını kabul etse de, bu evrenlerde ikizlerimiz olabileceği ya da olsa bile onlarla iletişim halinde olabileceğimiz fikrine katılmıyorlar.
Reenkarnasyon, bilinçaltı yansımalar, çift taraflı zihin faaliyeti, uykusuzluk, yorgunluk, paralel evrenler, unutulan rüyalar veya anılar, astral seyahat ve hatta epilepsi bile deja vu'nun olası sebepleri arasında sayılsa da, bugün bu teorilerin hiç biri kesin olarak başarıyla kanıtlanabilmiş değildir.
Gelelim yazının başlarında bahsettiğim, izlediğim andan beri kafamı kurcalayan, "Acaba?" dedirten ve sizlerle paylaşmak istediğim teoriye.
Çoğumuzun az ya da çok üzerine fikir sahibi olduğu "Lost" dizisinin ardından, yine J.J. Abrams'ın kaleminden çıkan ve 2008 yılında hayatımıza giren "Fringe", "Bu kadar da olmaz!" diyebileceğimiz çoğu şey için "Yani...Aslında olabilir de..." dedirtmiştir.
"Fringe, J. J. Abrams, Alex Kurtzman ve Roberto Orci tarafından kurgulanan Amerikan bilim kurgu dizisi. Dizide Kamu Güvenlik Teşkilatı (Department of Homeland Security) denetimi altındaki FBI'ın bir kolu olan ve Boston, Massachusetts merkezli Fringe Bölümü anlatılmaktadır. Fringe takımı korkunç ve tüm dünyayı etkileyebilecek açıklanamayan olayları açıklamak için alışılmamış bilimsel yöntemlerden ve FBI soruşturma yöntemlerinden yararlanmaktadır. Dizi The X-Files, Altered States, The Twilight Zone ve Dark Angel dizilerinin harmanlanmasından oluşmuştur. http://tr.wikipedia.org/wiki/Fringe"Dizinin ilk sezonunda bir sahnede akla hayale gelmeyecek deneyler yürüten hafif deli bir deha olan ve FBI'ın Fringe Bölümü'ne danışmanlık yapan profesörümüz Walter Bishop, FBI ajanımız Olivia Dunham'a paralel evrenler ve deja vu kavramını şu şekilde ifade ediyor. Maalesef Türkçe altyazılı olarak bulamadım ama ilgilenenler için video burada;
Şimdi basit çizimlerle, profesörümüzün demek istediğini size anlatmaya çalışacağım.
Walter Bishop der ki,
"Çoğumuz hayatı düz bir çizgide yaşadığımızı düşünürüz..."
"Ama bu bir yanılsamadır. Aslında hayat bize her gün pek çok farklı tercih sunar. Yani, yaşadığımız tam olarak şu şekildedir..."
"Ya işe gideriz, ya da evde kalırız...Ve hangisini seçersek seçelim, her ikisinin sonucunda da, farklı seçenekler ortaya çıkar"
"İşte deja vu, seçmediğimiz ve belki de seçmemiz gereken diğer tarafa yaptığımız kısa, anlık bir bakıştır. Daha önce o yerde bulunmuşuz gibi bir hisse kapılırız, çünkü aslında bir başka gerçeklikte gerçekten de orada bulunmuşuzdur. Ama burada değil"
"Yani bir başka deyişle deja vu, kaderin sana o anda tam olarak bulunman gereken yerde olduğunu söyleme biçimidir, o yüzden daha önce burada bulunmuşsun gibi hissediyorsun. Deja vu yaşadığın an, kaderinle aynı hizada ileriyorsun..."
Kafalar karıştı mı? :)
Quantum Fiziği'nde de geçen bu ihtimale "Many Worlds Theory"(Çoklu Dünyalar Teorisi) deniyor.
1957 yılında Prince Üniversitesi'nden Hugh Everett tarafından ortaya atılan teoriyi kısaca özetlemek gerekirse, birden fazla olasılığın mevcut olduğu her durumda, olasılık sayısı kadar evren kopyaları ve bu kopyalarda gerçekleşecek süreci yaşayacak kişi kopyalarının mevcut olması gerekir.
2007’nin Temmuz ayında Oxford Üniversitesi‘nde Everett’in makalesinin 50. yılı konferansı yapıldı. özetle buradan çıkartılacak anlam şuydu:
”Yazı tura atıp kaybettiğimiz taktirde üzülmemize gerek yok. çünkü, zaman treni o noktada makasa gelip ikiye ayrışmıştır ve yandaki hatta bizden giderek uzaklaşan ikinci evrendeki kopyamız, elindeki paraya bakıp gülümsüyordur.” http://bildirgec.org/yazi/hugh-everett-ve-coklu-dunyalar/
Şimdi, siz ne dersiniz?
Deja vu nedir?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Siz ne dersiniz?